Puslu Kıtalar Atlası, Herkesin Bir Hikâyesinin Olması, Sözlüğün Önemi ve Paranın Ham Maddesi
İhsan Oktay ANAR denince aklıma ilk gelen şey Puslu Kıtalar Atlası ve beraberinde gelen o binbir çeşit duygu. Yıllar yıllar önce okumuştum bu kitabı ilk defa. O yüzden bu kez düşlerim ve hayallerim arasında gidip gelerek üzerine bir de okuma grubumum engin bilgilerinden yararlanarak kitaptan daha çok istifade ettim gibi hissediyorum. Yazarımız 1960 doğumluymuş ve 14 Eylül 1992'de yılında İzmir'de, Karşıyaka'da bitirmiş bu kitabı ve ilk baskısını 1995 yılında İletişim Yayınları yapmış. Hemen ismimizin de hakkını verelim ve yazarın bu kitabı 32 gibi oldukça genç sayılabilecek hatta şu an benden bile küçük bir yaşta yazdığına dikkatinizi çekelim. Ayrıca böyle bir eserin son noktasını koymakla işin bitmediğini, bizim gibi son okuyucunun eline geçmesi için en iki-üç yıl daha geçmesi gerektiğini hesaba katalım. Kimbilir o geçen zamanda ne maceralar yaşadı yazarımız. Ve aradan geçen otuz senede bu kitabı okuyanların başından neler geçti? Çünkü bu kitap bizim edebiyatımızın "Yüzüklerin Efendisi" gibi bir şey bence. Zaten yazarımız için de Yerli Tolkien gibi bir yakıştırma gördüm internette o yüzden böyle rahatça söylüyorum, yoksa yanlış anlaşılmaktan korkar diyemezdim bunu. Dediğim gibi yıllar önce okumuştum ve hayran olmuştum bu kitaba ama şimdi ikinci kez 2022 yılında basılan 75. baskısından okudum. Şimdi izninizle birkaç alıntı eşliğinde her zamanki gibi biraz da kendi maceralarımdan bahsetmek istiyorum sizlere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder